11 Haziran 2013 Salı

Çocuklarımıza Namazı Nasıl Sevdirmeliyiz ?

Çocuklarımıza Namazı Nasıl Sevdirmeliyiz ?


1) İkna edip sevdirmek en temel düsturdur. Namazı öğretmeyin, sevdirin.

2) Sevdirmeden ve anlatmadan çocukları namaza zorlamak, namaz kılmalarını mecburi tutmak onları namazdan soğutur. Buna dikkat etmek gerekir.

3) En iyi öğretmen örnekliktir. çocuklar, sizin namaza gösterdiğiniz saygı ve sevgiyi görmeliler.

4) Namazı ilgi çekici hale getirerek, çocukların sevgi dolu bir merak edinmelerini sağlamak gerekir. Kitaplarla, CD lerle namaz eğitimi çeşitlendirilmelidir.

5) çocuk güzel hediyelerle teşvik edilmeli, onun için sürprizler hazırlanmalıdır. Teşvik ve tebrik edilmelidir.

6) Kendisine ait bir seccadesi, tesbihi ve takkesi olmalıdır. Kız çocuklarına namaza mahsus özel beyaz başörtüsü alınmalıdır.

7) Küçük yaşlardan itibaren devamlı camiye götürülmeli ve çocuğun namazı en ön safta kılması sağlanmalıdır.

Bismillahirrahmanirrahim,

"Ey iman edenler, kendinizi ve âilenizi bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır."

| Kur'an-ı Kerîm, Tahrim Suresi 6. Ayet meâli

7 Mayıs 2013 Salı

Çağımızın En Büyük Sorunu " Şükürsüzlük"

Çağımızın En Büyük Sorunu " Şükürsüzlük"



İlk önce başlığı neden bu şekilde koyduğumu söylemek gerekirse Şükürsüz toplum mutsuz toplumdur. Ve her geçen gün çevremizde ki her bir insan mutsuz. Ve mutsuz bireyden, mutsuz toplum da bir şey beklemek oldukça zordur. Mutsuz olan bir insanın mutluluğu bulabilmek için yapabileceği yanlışları ya da aslına dönmesi (dine yani bir arayışa) dönmesi mutlak bir sonuçtur ama bu şükürsüzlükten kaynaklandığı zaman bir arayışa dönmesi herhalde çok küçük bir ihtimal.

Mutsuzluk şükürsüzlükle birbirine bağlı. Zira insan hiç bir zaman maddi konularda kendinden aşağıdakine bakmaz. Ya da nefsi baktırmaz. Hep kendinden üstünü gördüğü zaman mutlu olabilecek bir şeyler bulamıyor. Halbu ki bizim dünyaya gelme amacımızın " imtihan." olduğunu unutuyoruz. Her insanın imtihan şekli farklıdır. Biri maddi açıdan imtihan olur biri manevi açıdan imtihan olur. Bazı insana Allah çok mal verir  belki o mal onun dünya ve ahiret hayatını yok eder. Ya da onu cennete götürecek bir vesile olur. Bilemezsin ki... Hayırlısı demek ve şükredecek onlarca şey var demek kalbinize en güzel huzuru verir.  Önemli olan yaşanılan her olayda mutlu olabilmek için ya da şükredebilmek için sebepler bulmak gerek. Ve şükretmemenin insanı çok büyük bir isyana götüreceğini düşünüyorum. Hem isyana götürür hemde daimi bir mutluluğa erdirir sizi. Hadi diyelim ki şükredecek sebepler bulamadın ( binlerce sebep bulunabilir ama bundan acizsin) bu dünyanın gelip geçici bir yer olduğunun farkına varıp , onu da mı idrak edemiyorsun? Eğer kişi müslümanım diyorsa önünde en güzel örnek Hz. Peygamber (S.A.v) ve Sahabe i Kiram Efendilerimiz var. Onlar hiç bir zaman dünya için yaşamamış sadece ahireti kazanabilmek için dünyada çalışmışlar. 

Ve yeni nesilin en büyük sorunu bu . Ben hiç dedelerimden, büyüklerimizden vs. hiç böyle mutsuzum şunum olsaydı ya da şöyle olsaydı vs gibi cümleler duymadım. Her zaman hallerine şükrederler. Yeni nesil nimet içinde boğuluyoruz ama mutsusuz. Bazen diyorum düşünüyorum acaba ailelerin yetiştirme tarzı da buna etkili oldu mu diye ? Cevabım "evet." oluyor. En basitinden örnek vereyim;

Aile çocuğa yemek yemenin bir dua ya da bu nimeti bulabilmenin aslında onun için ne kadar da büyük bir şükür kaynağı olduğunu anlatamıyor. Aile ne yaparsa yapsın çocuğuna yemeği yediremiyor. Bizim ülkemizde (!) her ailenin olmasa da bir çok ailede ki çocukların yemek seçme lüksü var ama çocuk o seçme şansına rağmen yemiyor sen ne yaparsan yap. En fazla küçükken çocuğu kandırabilmek için " ama yemezsen yemek ağlar." gibi cümleler kuruluyor. Çocuk belli bir yaşa gelince bunu da yemiyor :) Çocuğa yemeği yediremedik mi Türk ailesinin  genel yapısı bağırıp çağırmak. Şu tabirde çok kullanılır " Zıkkım yiyesice" :) Ona arkadaşça " bir evinin, bir ailenin, bir huzurunun, onu düşünen insanların var olduğundan" haberdar etmek gerek ve bunu çocukla sohbet ederek onun da aklına yatacak şekilde anlatmak gerek. O bilinci vermek gerek ve bu bağırarak olmaz. 

Şükreden bir insan ne zaman mutsuz olmuş ki ? " Ne ahiret ne de dünya."

"Eğer şükreder ve iman ederseniz Allah size azabı ne yapar? Allah, şükredenlerin mükafatını veren ve her şeyi bilendir." (4:147)

 Efendimiz (s.a.s.) bir sabah sahabilerden birisine “ gecen nasıl geçti” diye sorar. Sahabi de “iyi geçti” diye cevap verir. Peygamberimiz (s.a.s.) üçüncü seferinde “Allah’a hamd ve şükürler olsun, iyi geçti” cevabını alıncaya kadar aynı soruyu arka arkaya tekrarlar. Nihayet son cevabı alınca  “senden aradığın buydu” diye buyurur.

Her zaman şükredenlerden olabiliriz inşaAllah. Selametle 

3 Mart 2013 Pazar

Yemekte Bir Duadır

Yemekte Bir Duadır...

Malum bu günler de bakanlık tarafından da dikkat çekilen çok büyük bir sorunumuz var. http://www.ekmekisrafetme.com/ Site gayet güzel bir çok şeyi açıklamış ve öneri yemek tariflerinde bulunmuş.
 Ne yazık ki milletce ekmek israf etmede ( bir çok konuda) üstümüze yok.  Ben tek ekmekle de sınırlandıramayacağım bunu ilk gördüğüm de şaşırmıştım da bir çok insan çok rahat yemeği çöpe atabiliyor. Gerçi bizim evde annemden gördüğüm bir şeydir o yemek ve ya ekmek kesinlikle çöpe atmaz. İnsanları da çok inceleyen bir yapım yoktur ama bu ara çok dikkatimi çekti. Belki de büyüyünce misafirliğe de gitseniz yardım için mutfağa vs gidiyorsunuz daha çok dikkat çekiyor :) Bir iki kişide yemekleri o kadar rahat çöpe atma olayı var ki şaşırdım ve durumu da gerçekten çok iyi falan da değil hani bu insanların. Sürekli şikayet edip şöyle kötü durumdayız böyle kötü durumdayız diyen insanlar. Garibime giden bir noktada İslami konudan da bilgisiz değiller. İçinde Allah korkusu olan bir insanın çok rahat bir şekilde ekmek ve ya yemek atması kolay değil.

 Ben yemeğin bir dua olduğunu düşünüyorum. Neden mi ? Yemek yeyip su içmek insanın yaşamını sürdürmez aslında biz yemek yerken yaşamımızı sürdürebilmek için Allah'a dua ediyoruz. Bunu ailelerin çocuğa daha küçük yaşlardan yerleştirmesi gerek.

Günümüzde ne yazık ki insanlar açlıktan ölürken bizim ekmek israf etmemizi anlayamıyorum. Allah bize bunun hesabını soracak. Bunun bilincinde olmak gerek ve ekmeğin israf edildiği bir evde ne huzur ne de bereket olacağına inanmıyorum. Yani bir günde bayat ekmek yiyin bir yeriniz eksilecek değil ya :) Ya da ihtiyaca göre almayı seçin. 

Ne yazık ki toplum düzenimizde de sorun var. Zengin ailelerin orta halli ailelerin ve fakir ailelerin hepsinin kendine ait mevkileri var. Ve toplum bu yüzden karışmıyor. Zenginler zenginlerle, fakirler fakirlerle. Kimsenin kimseden haberi yok. Sadece haberlerde gördüğümüz Afrika ' da açlıktan ölen insanlar değil çok yakınımızda da açlıktan ölmesede zor durumda olan insanlar var. Ve eğer siz bunların idrakında olup bile bile ekmek ve yemeği çok rahat çöpe atabiliyorsanız içinizde Allah korkusunun kalkıp kalmadığını bir sorgulayın.

Hem yapılan araştırmalara göre bayat ekmeğin taze ekmeğe göre daha faydalı olduğu çıkmış :)

Aslında bende burada bayat ekmekle yapılabilecek yemek tarifleri verebilirim. Gerçi takipçim çokta yok ama neyse :D

18 Şubat 2013 Pazartesi

Çocuklarımıza Sahabe-i Kiramı Öğretmeliyiz 2 ..


Selamun Aleyküm ve Rahmetullahu Ve Berakatühü

Eğitimde eğer öğretici yeterli donanıma sahip değil ise karşısında ki yeterli seviye de faydalı olamaz. Bunun için çocuklarımıza eğer bir şeyler öğretip ona faydalı olabilmek istiyorsak öncelikle eğiticinin kendisini geliştirmesi gerekir. Kendini bir çok konuda belli bir donanıma sahip konuma getirmelidir. Özellikle İslami konularda bu hassasiyet en yüksek seviye de olmalı. Çünkü yapılan yanlışlıklar kişiyi ya da çocuğu İslam a yaklaştırmak yerine onu daha çok soğutmaya neden olabiliyor.
Daha 2 3 yaşlarda ki çocuğun kendine en çok örnek aldığı kişiler anne ve babalardır. Onun dünyası sizsinizdir. Size bağlıdır. Dikkat ederseniz sizin yaptıklarınızı yapmaya çalışırlar. Bir de o yaşta ki çocuklarda taklidi iman durumu vardır ki buna şöyle bir misal verelim ; Evde eğer çocuk sizin namaz kıldığınızı görüyorsa bir müddet sonra yanınıza gelip sizinle birlikte yatıp kalkmaya başlar. Sadece sözde kalmayıp uygulamaya geçen her davranış çok daha etkilidir. Bu yüzden eğer çocuğa bir şey öğretmeye çalışıyorsanız lütfen siz de o özellikler bulunsun ki çocukta aklına yatmayacak bir durum oluşmasın.
Ebeveynlerin en önemli sorunu çoğu İslami konu da olduğu gibi bu konu da yetersiz olması. Ki Peygamber Efendimiz (S.A.v) den sonra örnek alabileceğimiz değerli insanlardır Sahabe – i Kiram…
Kur’an dan bir ayet…

“Muhammed, Allah’ın Resûl’üdür. Onunla beraber bulunanlar da kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise pek merhametlidirler. Sen onların rükû ve secde ettiklerini görürsün. Onlar, Allah’ın lütfunu ve rızasını ararlar. Yüzlerinde ise secde izi vardır. Onların Tevrat’taki vasfı budur. İncil’deki vasıfları ise şöy­ledir: Onlar filizini çıkarmış, sonra gitgide kuvvet bulmuş, kalınlaşmış ve göv­desi üzerinde yükselmiş bir ekine benzer ki, ekincilerin pek hoşuna gider. Allah’ın onları böylece çoğaltıp kuvvetlendirmesi, kâfirleri öfkeye boğmak için­dir. Onlardan iman eden ve güzel işler yapanlara Allah mağfiret ve büyük bir mükâfat vaat etmiştir.”[1]

"İnsanların en hayırlıları, benim şu içinde bulunduğum asırda yaşayanlardır. (Ak Çağ bu aydınlık çağdır) sonra onların peşinden gelenler (tâbiîn), daha sonra da onların peşinden gelenler ( tâbiîn). Onlardan sonra (kötü) bir nesil gelecek. Birinin şehadeti yeminini, yemini de şehadetini geçecektir."[2]

16 Şubat 2013 Cumartesi

Teheccüd Namazının Fazileti

Teheccüd Namazının Fazileti

Sorularla islmiyetten alıntıdır. Bu yazıyı okuyupta teheccüd için kalkmaya çalışmayan kimse kalmaz sanırsam :)


Peygamber Efendimiz (s.a.s), Sahih-i Müslim`de Ebû Hureyre (r.a)`dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte teheccüd namazının en faziletli vaktini şöyle belirtmiştir:"Farz namazdan sonra en faziletli namaz gece namazıdır. Geceyi iki kısma bölersen son kısmı namaz için en faziletli vakittir. Eğer geceyi üçe bölersen ortası en faziletli vakittir" (Tecrid-i Sarih Terc. IV, 16).

Teheccüd namazı çok faziletli bir namazdır. Kur`an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde teheccüd namazı kılmaya teşvik edilmiş ve bu namazı kılanlar övülmüştür. Yüce Rabbimiz geceleyin kalkıp teheccüd namazı kılanlar hakkında şöyle buyurur:"Onların yanları yataklarından uzaklaşır (teheccüd namazı kılmak için yataklarından kalkarlar), korkarak ve umarak Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (hayır için) harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için gözlerini aydınlatıcı ne güzel (nimetlerin) saklandığını hiç kimse bilmez" (es-Secde, 32/16-17).


Ebû Hureyre (r.a)`dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Geceleyin kalkıp namaz kılan ve karısını uyandırarak ona da kıldıran, şayet kalkmak istemezse yüzüne su serpen erkeğe Allah rahmet eder, (günahlarını bağışlar). Yine geceleyin kalkıp namaz kılan ve kocasını uyandıran, kalkmak istemezse yüzüne su serpen kadına da Allah rahmet eder (günahını bağışlar)" (Ebû Davûd, Salâtü`tTatavvu`, 18).


Hadis-i şerif insanı teheccüd namazı kılmaya teşvik ettiği gibi, aile fertlerini kaldırıp onlara da bu faziletli namazı kıldırmaya teşvik etmektedir.


Yine Ebû Hureyre ve Ebû Saîd el-Hudrî (r.a) Peygamber Efendimiz (s.a.s)`in şöyle buyurduğunu rivâyet etmişlerdir: "Kim geceleyin uyanır ve karısını da uyandırarak beraberce iki rekat namaz kılarlarsa, Allah`ı çok zikreden erkek ve kadınlardan yazılırlar" (Ebû Davûd, Vitr, 13). Allah`ı çok zikreden erkek ve kadınlar ise Allah`ın mağfiret ve mükâfatına nail olacaklardır. Kur`an-ı Kerimde onlar hakkında "Allah`ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar, işte Allah bunlar için bağış ve büyük mükâfat hazırlamıştır" (el-Ahzab, 33/35) buyurulmuştur.


Bir kimse itiyat haline getirdiği teheccüd namazını özürsüz yere terketmemelidir. Hz. Âişe validemizin şöyle dediği rivâyet edilmiştir: "Gece namazını terketme. Çünkü Resulullah (s.a.s) onu terketmezdi. Hasta ve yorgun olduğun zaman oturarak kılardı" (Ebû Davûd, Salatu`t-Tatavvu`, 18) Yine Hz. Âişe validemiz, "Resulullah (s.a.s)`e namazın en sevimlisi az da olsa devam edileni idi. Resulullah (s.a.s) bir namazı kılmaya başladığı zaman ona devam ederdi" demiştir (Buhar, Savm, 52).
Teheccüd namazı Hz. Peygamber'e farzdır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:"Ey Muhammed! Gecenin bir bölümünde uyanıp, sırf sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere, Kur'an'la gece namazı kıl. Rabbinin seni Makam-ı Mahmuda erdireceğini umabilirsin" (el-İsrâ,17/79). Bu namaz diğer müslümanlara sünnet veya müstehap derecesindedir.

9 Şubat 2013 Cumartesi

Müslümanın Boş Vakti Olur Mu ?

Selamun Aleyküm Ve Rahmetullahu ve Berakatuhü




Müslümanın Boş Vakti Olur Mu ? Ben cevap vereyim olmaz. Bir dakikasını bile boş geçiremeyeceğimiz değerli sürekli akıp giden bir zamana sahibiz. Bizim boş vaktimiz yok. Sadece öyle olduğunu sanıp vakit öldürüyoruz. Müslümana ilim öğrenmek farz. Bir çok konu da kendini geliştirmeli. Eğer yaptığımız bir çok görevi anlamsız bilmeden yapıyor isek kesinlikle boş vaktimiz yok.

Tabi bunda dış dünya da bizi çok etkileyen bazı imtihanlar var. Ben imtihan diyorum çünkü imtihan olduğunu düşündüğünüz zaman o meşgul olduğumuz şeyler de aklımıza sürekli Allah gelecek. Vaktimizi öldüremeyeceğiz boşa.

İlk olarak teknoloji. Teknoloji evet hayatımızda biz de zaman kazandırdığı yerler oldu. Misal çamaşır makinası iş ve zamandan bize tasarruf sağlıyor ama bu aletin bizde açtığı zaman yerini bir teknolojik alette harcıyor. Nedir bunlar ? Tabi ki cep telefonu ve bilgisayar (internet) . Artık öyle bir hale gelmişiz ki bunları kullanırken onlar bizim  hizmetçimiz durumunda değil. Hayatımızı her anımızı ona göre ayarlar olduk. Eğer siz namazınızda okuduğunuz daha Fil suresinin anlamını bilmiyorsanız eğer sizin boş vaktiniz yoktur açıp onu öğrenmek zorundasınız. Eğer müslüman isek ilim öğrenmek farzdır . 

Birde kendinize sorun bunlar bana ne katıyor ?

Hz. Ömer (RadıyAllahu Anha) nın dediği gibi "Ben bugün Allah için ne yaptım ?" deyin. Eğer cevabınız sizi gerçek manada mutlu ediyorsa sorun yok.  Ve artık yaşamınız öyle bir hal alsın ki "ben bugün Allah için ne yapmadım ?"  sorunuz bu olsun. 

Eğer size birşey kattığını düşünüyorsunuz vaktinizi öldürebilirsiniz.

Önce cep telefonu ile başlamak istiyorum. Aslında ona cep telefonu değil el telefonu demek daha doğru olacak. Çünkü kimsenin elinden düşmüyor ne yazık ki. Ve şöyle bir sorun var sadece vakit öldürmek ile kalmıyor size bir çok açıdan zarar veriyor. İnsan fıtrat gereği bir çok şey de en iyisini ister. Telefon alacağında en iyisini almak için uğraşıyor. Ama 1 yıl sonra aldığı en iyi değerini kaybediyor. Bu sefer diğerini almak istiyor. Bu insan da bir hırsa sebep olduğu gibi israfa da yol açıyor. Bir telefona 2 bin lira vermek yerine daha cüzi bir miktar para verip yardıma muhtaç olan insanlara yardım edilebilir misal.   Ben kendimde şöyle bir karara vardım. Telefonum günün 3 te 2 si kapalı . Bazen gün boyunca açmıyorum bile. Çok önemli bir insan değilim :D Zaten açtığımda mesajdır, arama geçmişi olsun geliyor. Önemli olduğunu düşündüğüm konularda geri dönüp o kişiye arıyorum.   Gereksiz sohbetler uzayan sohbetler bana bir şey katmıyor değerli vaktimi öldürmekten başka.

Bir diğer sorun tabi ki de internet. Artık öyle bir hal almış ki bizde gün de 5 10 dk da olsa bakalım. Lakin bu daha çok sosyal ağlardan kaynaklanan bir durum. Nereye gidildiği, ne yapıldığı , ne alındığı ve nasıl fotoğraf çekinildiği vs. Bunlar vakit öldürmek ile kalmıyor işte. Bazen gösterişe, garip hareketlere sebep oluyor. Sosyal ağlar o kadar çok vaktimizi alır olmuş ki ne yazık ki. Facebook ve twitter önde gelenleri. İnsanlarda kendini reklam yapma özelliği oluşmuş ve bu bazen ailelerin yıkılmasına sebep oluyor ne yazık ki . [ Aynı şekilde TVde çok etkili bu konuda] Benim çok fazla vaktimi yok ettiğini düşündüğüm için face ve twitter adreslerimi kapattım . Uzun bir müddet açmayı düşünmüyorum. Zamanımı öldüren beni Rabbimden uzak durduran bir şey olsa ne olmasa ne . Nurettin Yıldız hocanın dediği bir şey var bu internette edep tuşu yok. Ne kadar doğru bir söz. Siz ne kadar çok dikkatli olmaya çalışırsanız çalışın. Bir çok sitede reklam vs illaki karşınıza çıkıyor. 

Hani kullanılmasın demiyorum ama sizide dejanere edip vaktinizi öldürmesin. Ne katıyor size ? Bunu düşünün.
Bir müslüman olarak ben kendimden örnek vereyim bir çok konu da hala çok bilgisizim. Sürekli kendimizi geliştirmek gerekirken gündelik olaylarla bize bir şey katmayan konularda bu vakit öldürmek neden ? Bu da bir israf değil mi ? Rabbim bize bunun hesabını sormayacak mı ? Evet eğlenmeyin farklı aktiveteler de yapmayın demiyorum ama herşeyin normali makul. Sinemeya gidin arada nete de bakın ama abartılı olmasın bu. Siz onun hizmetçisi olmayın o sizin hizmetçiniz olsun.

Hayatımızı öyle planlı bir hale getirmeli ki insan yaptığı işlerde hem vicdani rahatsızlık hissetmesin hem de boş ölmesin .

Aslında çok geniş çaplı konu bu sadece bunlar değil bir çok şey vaktimizi öldürüyor. Bunu da sonra yazarım :)

31 Ocak 2013 Perşembe

Kuran ı Kerim i Anlayarak Okuyun

Kur' an ı Kerim 'i Anlayarak Okuyun



Bu konuya öncelikle bir kitapta okuduğum bir örnekle başlamak istiyorum.

Hastalığı sebebiyle doktora giden ve doktorun kendisine reçete yazarak bazı ilaçlar tavsiye ettiği bir hasta düşünelim. bu hasta; reçeteyi alıp evinin en güzel köşesine assa veya eline alıp her zaman öpse, alnına koysa ya da günde onlarca kez okusa veyahutta içerisindekileri adı gibi ezberlese ona herhangi bir faydası olur mu ? Bir başka örnek daha verecek olursak; bu hasta reçetenin karşısına geçip: "Ey mübarek reçete ! Sen ne kadar değerlisin ! Senin şanıni şerefin ne de büyük ! senin gibi bir reçeteye sahip olduğum için Allah'a  şükrediyorum1" dese bu onun hastalığını giderir ve dertlerine deva olur mu ?

Bunun gibi uçuk bir örnekte olduğu gibi nasıl bir reçete uygulamaya konulmadığında fayda vermiyorsa, Kuran da anlaşılıp uygulamaya konulmadan bize bir fayda vermez. Sadece okumak için okumuş oluruz. Rabbimizin biz insanlar anlamasın diye bir kitap gönderebileceği aklınıza sığabiliyor mu ? Ancak ne yazık ki hal ve tavırlarımız Kuran ın adeta anlaşılmaz bir kitap olduğunu, anlaşılması mümkün olmayan bir kitap olduğunu bağırıyor. Siz hiç anlamamak için bir kitap vs okur musunuz ? Bu mümkün müdür ? Oysa ki Kur'an da 

" Bu Kur'an,  ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır." [38/ Sad, 29]

Ne yazık ki biz müslümanların çoğu Kuran'ın anlamı üzerinde düşünmeksizin az da olsa kafa yormaksızın sadece tecvid, sıfat vs. dikkat ederek okumakla kalıyor. 

Ve bir dğere yanlışımız da toplumda genel olarak beyne yerleşmiş Kur'anın sadece hocalar tarafından anlaşılabileceği , haklın toplumun bunu anlayamayacağı görüşüdür. Kur'an ın tabiki de bazı yönleri herkes tarafından belki anlaşılamayacaktır ama genel itibari ile Kuran insanların okuyup anlayacağı bir kitaptır ki Kuran tamamıyla anlaşılması için indirilmiş bir kitaptır.


(1-2) Elif, Lam, Ra; Bu, Allah'in izniyle, insanlari karanliklardan aydinliga, guclu ve ovulmege layik, goklerde ve yerde olanlarin sahibi Allah'in yoluna çıkarman icin, sana indirdiğimiz Kitaptir. Ugrayacaklari cetin azabdan dolayi vay kafirlerin haline! [İbrahim , 1-2]


" Bu Kuran kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bildirilir." [14/İbrahim, 52]



Rabbim bu ayetlerinde Kuranın indiriliş amaçlarını açıklıyor.

1. İnsanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak.
2. İnsanların uyarılması
3. Allah'ın tek bir ilah olduğunu bilmeleri
4. Düşünüp , öğüt almalarını.


Ki bir insan Kuranı sırf okumak için okuyup onun hayatında bir değişikliğe sebep olmuyorsa Kur'an okumanın ona bir faydasının dokunduğunu söyleyebilir miyiz ? Toplumda çok yanlış düşünceler var acaba kaçımız Kur'an ı Kerimi kaç defa türkçe mealli okuduk ? Bir ayetin üstünde kaç defa kafa yorup düşündük. 

Bizim en değerlimiz olan Kitaba ne yazık ki önem vermiyor, anlamamak için çabalıyoruz. Verdiğim örnek ayetlerde de Kur'an insanlar için indirilmiş bir kitaptır. Anlaşılmasın diye indirilen bir kitap asla olamaz. Ve müslümanım diyorsak eğer Kur'anı önce anlayarak okuyacağız ve hayatımızın en baş kısmına Kur'an ı koyacağız ve uygulamaya koyacağız.

Ve Kur'an ı anlamak farzdır .

"Bir de Kur'an ı okumakla emrolundun..." [Neml 92]

Peygamber Efendimiz (S.A.v) şöyle buyurur;

" Müjdeler olsun size ! Şüphesiz ki bu Kur'an, bir tarafı Allah'ın elinde diğer tarafı da sizin elinizde olan bir iptir. Ona sımsıkı sarılın! Şayet böyle yaparsanız asla sapıtmaz ve helake uğramazsınız." [Taberani rivayet etmiştir. Seyh Elbani Hadisin sahih olduğunu belirtir. Bkz. Sahihul Camius Sağir"

Sahabe i Kiram efendilerimiz de Kur'an a çok büyük önem vermişler. Ezberledikleri Kur'an ayetlerini hayatlarında uygulamadıkça yeni ayetleri ezberlemezlerdi.

İbni Mesud (RadıyAllahu Anha);" Bu Kur'an'dan ayrılmayınız. Çünkü o Allah'ın sofrasıdır. Sizden kim Allah'ın sofrasından alma gücüne sahipse alsın. Bu da ilim öğenmekle olur."

Önümüzde aslında ne güzel ne değerli örnekler var. Hz. Peygamber [S.A.v] ve Sahabe i Kiram...

 Müslüman olarak önce Kur'an ı anlayıp daha sonra da inşAllah hayatımızda uygulayacağız. Yoksa okumuş olduğumuz Kur'an ın bize bir fayda sağlayabileceği düşünülemez.

26 Ocak 2013 Cumartesi

Sahabe – i Kiram ‘ın (RadıyAllahu Anhüm) Örnek Ahlakı


Sahabe – i Kiram ‘ın (RadıyAllahu Anhüm) Örnek Ahlakı



Selamun Aleyküm Ve Rahmetullahi Ve Berakatühü

İslam Dininin en güzel yılları şüphesiz ki Asrı Saadet dönemidir. Onlar İslam’ın en değerlilerinden. Biz aciz kulların onların hayatını en iyi şekilde öğrenip sadece öğrenmekle kalmayıp onları kendimize örnek alıp hayatımıza bir düzen vermeliyiz. O değerli insanların güzel ahlakları ile kendi ahlakımızı oluşturup düzeltmemiz gerek. Müslümanım diyen bir insanın yapabileceği en güzel işlerden biride önce Peygamber Efendimiz (S.A.v) ‘i ve Sahabe Efendilerimizi kendine örnek almaktır.

O değerli insanları kendine örnek alan insan önce kendine daha sonra da çevresine çok büyük faydaları olur. En önemlisi ahiretini kurtarır…

Ele aldığımız bu özellikler sadece çok azı… Ufak başlıklar altında toplar isek bunları;

Ashab-ı Kiram’ın en büyük ve en başta gelen ahlakı, Kur’an-ı Kerim’e ve Peygamber Efendimiz (S.A.v)’e sıkı  sıkı bağlı olmalarıdır. Fıkhi ilimlerden kendilerine ve çevrelerindeki insanlara lazım olan bilgileri bilmedikçe, asla insanları irşad etmeye kalkmazlardı. Sadece kesin olarak bildikleri konularda konuşur. Bilmedikleri konuda konuşmazlardı.

Bir ahlakları da, çok affedici olmalarıdır. Kendilerine eziyet edenleri, iftira atanları, gıybet edenleri, mallarına ve haklarına tecavüz edenleri affederlerdi.  Çünkü Peygamber Efendimiz (S.A.v)’in ahlakı da böyle idi. Kendi nefsi için asla intikam almaz, sadece Allah için intikam alırdı.

25 Ocak 2013 Cuma

Çocuklarınıza Kore Dizisi İzlettirmeyin

Çocuklarınıza Kore Dizisi İzlettirmeyin


Böyle bir yazıyı benim gibi bir zamanlar yaklaşık 20 tane daha da fazla Güney Kore dizisi izleyen birinin yazması normal mi bilmiyorum ama gözlemlediklerimi söylemem açısından gayet iyi olacak bence. Gerçi 1.5,  2 yıldır izlemiyorum. Türk dizisi zaten kendimi bildim bileli izlemiyorum. Yaklaşık 17 yaşında izlemeye başladım bu dizileri. Ve ben sadece dizi izlemesinde kalmış olan bir insanım :) Sanırsam yaşın önemi büyük bir önem arz ediyor bu durumda. 1 yıllık bir dönem. Şu an açıkçası izlemeseymişim daha iyi olurmuş diyorum. Çünkü bana hiç bir şey katmadı. Vaktimi boşa öldürmekten başka. Bunu 18 yaşımda anlamıştım. 20 oldum tenkit etmeye başladım :)

Öncelikle neden izlenmemesi gerekiyor onları açıklayayım. Ya da en az kişinin 18 yaşında olması gerektiğini düşünüyorum. Zaten bu yaştaki bir insan seçici olmaya başlayacaktır. İstisnalar olabilir tabi ki. Maalesef bu yaş şimdi 10 yaşlarına kadar düşmüş. Evde 2 kardeşim var onları bir çok konuda kendime deney olarak kullanıyorum . Onlara Kore dizisi izlettirmemeye çalışıyorum. Tabi önce direk yasak ile başlamadım. Bir şeyi birine direk nedenini açıklamadan  onu kavrattırmadığınız zaman her zaman ters tepki alınıyor. Sürekli onlarla konuşup onların da bunu doğru bulmalarını sağlamaya çalışıyorum. Kardeşlerimi kendi yaşımda gibi görüp düzgünce sohbet ediyorum ve sonucunu yakında alacağımı düşünüyorum.

Neden izlettirmeyin ?

İlk olarak benim bu zamana kadar izlediğim dizilerde her zaman erkek - kız ilişkileri ön planda olan dizilerdi. Yani aşk ön planlı dizilerdi. Bunu izleyen çocuk kaç yaşında 12 13 15 yaşlarında çocuk. Daha siz çocuğa o yaşta saçma sapan aşk konularını ön plana çıkaran diziler izlettirirseniz eğer çocuğunuz da öne geçilmeyen davranışlara sebep olursunuz. Zaten çocuk o düşünemez izler yani. Orada ki hayata vs. özeniyor. Zaten bu zamanda okullarda ki ortamlar çok berbat halde bir de sorunlu çevreye sahip oldu mu çocuğunuzu yavaş yavaş kaybedersiniz bence.

Bir diğer sebebi ise Güney Kore misyonerlik faaliyetlerinin en çok yapıldığı ülke. Bunu zaten dizileri, müzik klipleri, sanatçıları vs ile çok iyi yapıyorlar. Sürekli bilinç altına bir gönderi yapıyorlar. En basitinden bir klipte bile haç işareti görmek çok doğal karşılanmaya başlıyor. Ki bu ülkenin ana dini aslında budizm di ama son dönemlerde o kadar hızlı ve çok geniş çapta yapılan misyonerlik faaliyetleri sayesinde ülkenin yarısından fazlası Hristiyan. Ve size de bunu çok iyi işliyorlar. Hiç dikkat çekmeden sürekli bilinç altına gönderi yapılıyor.

Bir başka sebepte bu dizi izleyenlerin genelinde dizi dizi de kalmıyor. Bu olay ergen çağ dediğimiz sürede işte çok aşırı derecede oluyor? Araştırılmaya başlıyor " Oyuncular kim ? Dizi müziklerini kim söylüyor ?" vs. Bundan sonra da sosyal paylaşım ağlarında aktif olmaya başlıyorlar. Gözlemlediğim kadarı ile erkeklerde bu dizi düşkünlüğü yok. Kızlarda o kadar abartıyorlar ki afedersiniz ama bel üstü çıplak erkeklerin fotoğraflarını paylaşıyorlar ve altında saçma sapan yorumlar yapıyorlar. Ya bunu yapan çocuk işte. 12 13 yaşında . Bu yaşta ar damarı çatlamaya başlayan bir çocuğun ilerisi ne olabilir? Ondan ne bekleyebilirsiniz ? 

Bir de çocukların beyni o kadar boş şeylerle dolduruluyor ki o şarkı bu dizi bu sanatçı. Beyin boş bilgiler çöplüğüne dönüyor. Bunun çocuğa bir faydası var mı ? Ki ben bir çocuğun izleyeceği çizgi filmde bile anne ve babaların çok dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyorum. Haberlerde bile her haberi izlettirmeyin çocuğa. Aynı şekilde kendinizde. Size bir faydası var mı yok mu ? İyi bir düşünün ona göre bakın. Yok kültürmüş vs. Bunlar boş iş . Neyse ben asıl konuya döneyim çocuğun beyni bu denli boş bilgilerle dolunca doğal olarak beynine alması gereken şeyleri zor oluyor. Misal bir sure ezberlettirmeye çalışın çok zor ezberliyor. Niye onun beyninde şu an dizi var şarkı var o sanatçı var. Çocuklarınızın ne izlediğine dikkat edin.

Aslında sadece Kore dizisi değil türk dizisi vs de izlettirmeyin. Çocuğunuzu, kardeşinizi vs. kendi haline bırakmayın. Ne izlerse izlesin olmasın. Dizilerde ki hayat yok. Örnek alıyorlar kendilerine.

Birde şöyle bir şey var bu diziler insanın nefsine en kolay gelen şey. Nefis her zaman ölümü unutmak ister ama en kolay nefsin isteğini yerine getirecek şey dizi ve filmler. Anne baba olarak önce siz seçici olmalısınız ki sonra da çocuğunuz seçici olsun.

24 Ocak 2013 Perşembe

Sahabe i Kiram Hakkında Bunları Biliyor Muydunuz 1

Sahabe i Kiram Hakkında Bunları Biliyor Muydunuz 1 


·  Abdullah B. Mesud’un Efendimiz(S.A.v)’in Evine Teklifsiz Girebilecek Kadar Ona Yakın Olduğunu… 

·  Hz. Ebubekir’in İlk Davette Beklemeden Ve Tereddütsüz Müslüman Olduğunu… 

·  Hz. Ömer’in Risaletin Beşinci Veya Altıncı Yılında 26 Yaşında İken Müslüman Olduğunu…

·  Kur’an’da İsmi Geçen Tek Sahabenin Hz. Zeyd B. Harise Olduğunu… 

·  Hz. Ömer’in Müslüman Olmasıyla Mekke’de İlk Defa Açıktan Namaz Kılındığını… 

·  Hz. Ebubekir’in Bekir Adında Oğlu Olmamasına Rağmen Neden Bu İsmi Aldığının Bilinmediğini… 

·  Utbe B. Ferkad’ın Vücudunu Kaplayan Sivilcelere Rasulullah (s.a.v) İn Ağzının Yaşından Sürdüğünü Ve Bundan Sonra Utbe Hiçbir Koku Sürmemesine Rağmen Hayatı Boyunca Güzel Koktuğunu… 

·  Mus’ab B. Umeyr’in “mukri” Yani Kur’an Öğretmeni Diye Çağırıldığını… 

·  Hüzaa Kabilesinden Büdeyl B. Verka El-hüzai’nin ALLAH Rasulu’nun Hicaz Halkından Sırdaşı Olduğunu… 

·  Huveytıb B. Abduluzza’nın Müslüman Olmadan Önce Bedir Savaşında Müslümanlara Karşı Savaşırken Ufukta Meleklerin Müslümanlara Yardım Ettiğini Gördüğünü… 

·  Hz. Ebu Hureyre’nin Annesinin İman Etmesi İçin Peygamber Efendimizden (s.a.v) Dua İstediğini Ve Ebu Hureyre Eve Döndüğünde Annesinin Müslüman Olduğunu Gördüğünü… 

·  Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in Hz. Ömer Yahut Ebu Cehil’in Müslüman Olması Ve İslam’ın İkisinden Biri İle Yücelmesi İçin Çarşamba Günü Dua Ettiğini, Hz. Ömer’in Perşembe Günü Müslüman Olduğunu… 

·  Zubeyr B. Avvam’ın Sekiz Yaşında İslam’a Girdiğini, On Sekiz Yaşında Hicret Ettiğini Ve Amcasının Onu Bir Hasıra Sararak Ateşe Tutup İslam’ı İnkâr Etmesi İçin İşkence Ettiğini Ama Zubeyr B. Avvam’ın Dönmediğini… 

·  Suheyl-i Rumi Ve Bilal Habeşi’nin Müslüman Olduklarını İlan Eden İlk Yedi Kişi Arasında Olduğunu… 

·  Hz. Bilal’i Hz. Ebubekir’in Satın Alıp Azat Ettiğini Ve Hz. Ebubekir’in Medine’ye Hicret Etmeden Önce Satın Alıp Azat Ettiği Kölelerin Sayısının Hz. Bilal İle Birlikte Yediye Ulaştığını… 

·  İslam’ın İlk Şehidinin Ammar’ın Annesi Sümeyye Olduğunu Ve Onu Ebu Cehil’in Şehit Ettiğini… Biliyor Muydunuz?

KAYNAK

1-muhtasar Hayat’üs-sahabe-m. Yusuf Kandehlevi-ışık Yayınları




23 Ocak 2013 Çarşamba

Hz. Haticetül Kübra (RadıyAllahu Anha)

 



Peygamberimizin ilk hanımı, ilk îmân eden hür kadın, mü’minlerin annelerinden. Kureyş kabilesinin kibar ve asil bir ailesine mensûbtur. Babasının adı Hüveylîd, annesinin ki Fâtımadır. Nesebi Hadîce binti Hüveylid bin Esad bin Abd-ül-uzza bin Kusay bin Kilâb bin Mürre bin Ka’b bin Lüey bin Galib idi. Nesebi Peygamber efendimiz (s.a.v.) ile baba tarafından Kusay, anne tarafından Lüey sulâlesiyle birleşmektedir; Cahiliye devrinde lakabı Tâbire idi. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir.

Hz. Hadîce’nin ilmi, malı, şerefi, iffeti ve edebi pek fazla idi. Ticâret ile uğraşan, devrin, büyük tüccarlarındandı. Memurları, katipleri ve köleleri vardı. Ticâreti adamları veya ortaklık suretiyle yapardı. Hz. Hadîce, Hz. Muhammed’in üstün ahlâk vasıflarını ve “emin” lakabına itimad ederek, herkesten daha fazla ücret vermek vâ’dıyla O’nu Şam ticâret kafilesine kattı. Hz. Muhammed’in, yanına kölesi Meysere’yi de verdi. Şam ticâret seferi üç ay sürdü. Bu sefer esnasında Hz. Muhammed’in şahsında harikulade haller görüldü. Seferde O’nu gölgeleyen bir bulutun ve kuş şekline giren iki meleğin devamlı üzerinde bulunması, yolda yürüyemiyecek derecede yorulup, kervandan geri kalan iki devenin ayaklarını eliyle sığmasından sonra, develerin birden süratlenmesi, Busra’daki Manastır yanındaki kuru ağacın altına oturmasıyla yeşermesi ve rahip Nastura’nın yeminle Hz. Muhammed’in son peygamber olduğunu müjdelemesi, Busra Pazarı’nda Yahudi ile pazarlık esnasında Meysere’nin Peygamberlik vasıflarını teşhis etmesi halleri meydana geldi. Seferden dönüşte Hz. Hadîce’ye Hz. Muhammed’in bu hallerini akrabası Zübeyr ve kölesi Meysere bir bir anlattılar. Hz. Hadîce, anlatılanlar, mallarını satmak üzere teslim ettiği Hz. Muhammed’in bereketiyle iyi kâr etmesi ve bunlardan ziyade kervanı karşıladığı sırada Hz. Muhammed’i gölgeleyen iki meleği bizzat görmesinden çok etkilendi. Daha önce gördüğü bir rüyası da gökten inen ayın, koynuna girip koltuğundan çıkarak bütün âlemi aydınlatması idi. 

19 Ocak 2013 Cumartesi

17 Adımda Farklı Bir Photosop Efekti

Photoshopla tam profesyonel bir şekilde ilgilenmesem de yadsınmayacak derecede bir bilgim olduğunu düşünüyorum.  Blogunun bu hali ne diye sorarsanız inanın hiç bir şeye fırsat bulamıyorum bu aralar. Müsait olduğum en kısa zamanda tasarım vs. ilgileneceğim hep :) Devinarttan bir kaç çalışmama bakabilirsiniz.  http://aysegulminho.deviantart.com/

E biraz bilgim var diyorum o yüzden arada böyle bir kaç ders paylaşmayı düşünüyorum. İnşAllah bir faydası olur.

Ders anlatımı bana aittir.

ilk olarak işimize yarayacak materyaller 






İndirmeniz gerekecek olan birde brush seti : http://psd.tutsplus.com/freebies/brushes/fantasy-floral-photoshop-brushes/


1.Adım
İlk olarak 500X500 pixel boyutunda arka planı siyah olan bir layer açalım.


Daha sonra yeni bir layer oluşturuyoruz. Brush ayarlarını reset yapıyoruz ve seçeceğimiz brush en sondan bir önceki brush . 250 px yapın brushınız ayarını ve resimde gördüğünüz şekilde brushınızı kullanın.